3 Haziran 2015 Çarşamba

Bir Cumartesi















Bir cumartesi kalabalığı
Eski bir dostla
Anılara dokunmadan geçince
Yumru halinde
Bir yürek olmuştur

Yırtılan gökyüzünüz
Açılmıştır bilinmez boşluklara
Sanki bir kervan yolu
Bakışlarınızdaki yıldızlar
Samanyolu, yıldız yolu

Kahraman bir Maraş’tan
Geçen gece otobüsleri
Yangının burasında
Gecikmişliğin
İçinizde yanan kandilleri
Martılarla
Uzak denizlere uçmuştur
Karanlıktır
Yokuştur
Yokluktur
Anılarınızdaki tomurcuklar
Daha var olmadan göçmüştür

Bir cumartesi kalabalığı
Eski bir dostla
Anılara dokunmadan geçince
Bir genç kızın gölgesi
Yetişemediğiniz bir hayale
Dönüşmüştür

Bir delikanlıdır zaman
Gül mü, karanfil mi yanık
Kırçiçeği kadar hüzünlü
Hiç ele geçmemiştir

Zaman
Gramafonlu bir şarkının
Eteklerinde çürümüştür
Ve uyanık bir gökyüzü
Ortalarda dolaşmaktadır

Bir cumartesi kalabalığı
Eski bir dostla
Anılara dokunmadan geçince
Susmak bir töre gibi kelepçelenmiştir
Susmak
Parmağınızda bir nişanedir
Susmak öç almanın
Güz elmasıdır
Dişlenmez
Susmak yaslanmaktır yankısız
Susmak
Garların yalnız kalabalığında
Nefes alamamaktır

Bir cumartesi kalabalığı
Eski bir dostla
Anılara dokunmadan geçince
Öyküleriniz
Yerlerde sürünmüştür
Düğümlerin en sıcak yerinde
Buzlar saçaklanmıştır
Başak sarılığına bürünen
Ilık bir yaz gecesi
Kara ayazlara geçmiştir
Trenlerden
Bir tutam saç
Kalp ağrılarına asılmıştır
İsyanlar
Selama durmuştur
Yalnızlıklara
Anlaşılmaz duruşlara

Eski bir dostla
Bir cumartesi kalabalığı
Anılara dokunmadan geçince
Tiz bir ses olmuştur
Kiraz ağaçlarında sallanan
Küpeler
Dokunulmaz bedenlerin ıslığında
Boşluğa
Bir ışık gibi yuvarlanmıştır
Bir kızın savrulamayan
Saçları
Yanağında tel tel donmuştur
Sarılamamış
Bir dost kolu
Havada beklerken
Yeni coşkuları
Irmaklarda boğulmuştur

Umutsuz bir aşk
Şenlikler içinde kaybolmuştur


29.04.2000

Resim: kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder